Kübra SONKAYA-Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, – CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Günümüz dünyasında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin en ciddi ihlallerinin yaşandığı bölgelerin başında Gazze ve işgal altındaki Filistin toprakları bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen ‘Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi’ne katıldı. Zirvede TİHEK Başkanı Fahrettin Altun, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu temsilcileri ve diğer katılımcılar yer aldı. Yılmaz, “İnsanlığın hak mücadelesinin temel taşlarından biri olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, zor koşullar altında bile insan onurunu korumayı amaçlayan bir güvence niteliğindedir. Ancak, bu beyannamenin varlığı, dünyanın birçok yerinde temel hakların ihlal edilmesine ve insanlık değerlerinin yok sayılmasına karşı etkili olamamaktadır. Bugün, bu beyannamenin ağır bir şekilde ihlal edildiği yerler arasında Gazze ve işgal altındaki Filistin toprakları bulunmaktadır. Türkiye, Gazze’ye en fazla insani yardım gönderen ülkedir. Gıda, su, ilaç, barınma ve sağlık malzemelerinin ihtiyaç sahiplerine sürekli olarak ulaştırılması adına büyük çaba sarf ediyoruz” dedi.
Yılmaz, Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirirken, çok taraflılığın önemine de vurgu yaparak, “Fakat; çok taraflı kurumların karşılaştığı zorlukları ve Birleşmiş Milletler’in (BM) reform gereksinimini de net bir şekilde gözlemliyoruz. Özellikle, BM’nin dünya barışını sağlamakla yükümlü olan Güvenlik Konseyi, güncel ve acil konulara ne yazık ki yeterince yanıt verememektedir” açıklamasında bulundu.
Suriye’deki iç savaş ve Esad rejiminin sona erdiği 8 Aralık devriminin yıldönümüne de değinen Yılmaz, “Karanlık bir dönemden sonra Suriye’de yeni bir sürecin başladığını görmek, insanlığın geleceğine dair umudumuzu artırmıştır. Türkiye, dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan bir ülke olarak, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşü sağlamak adına örnek uygulamalar sergilemektedir. Uyguladığımız karar odaklı politikalar sonucunda, 2016’dan bu yana yaklaşık 1 milyon 320 bin insan gönüllü olarak geri dönüş yapmıştır. 8 Aralık’ta başlayan yeni dönemde geri dönen Suriyelilerin sayısı da yaklaşık 580 bini bulmuştur. Ayrıca, Ukrayna’daki savaşın sivilleri koruma, insani yardımın ulaştırılması ve uluslararası hukukun uygulanması açısından önemli zorluklar oluşturduğunu da belirtmek gerekir. Türkiye, savaşın başlangıcından bu yana, Tahıl Koridoru girişiminden müzakerelerin zeminini sağlamaya kadar birçok alanda aktif rol almış ve insani yardımları ulaştırmak için yoğun çaba göstermiştir” şeklinde konuştu.
Yılmaz, Türkiye’nin küresel düzeyde hukuk ve insani değerler konusunda gösterdiği iradenin, ulusal düzeyde kurumsal kapasiteyi yenileyen adımlarla desteklendiğini ifade ederek, “Bu irade, 2002 sonrasındaki geniş kapsamlı adalet ve insan hakları reformlarıyla kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Geçmişte vatandaşların adalete ulaşım süresi, teknolojik yetersizlikler ve mahkemelerin aşırı yüklenmesi nedeniyle kısıtlıydı. Ancak günümüzde Türkiye, dijital adalet uygulamaları sayesinde Avrupa’nın en kapsamlı elektronik adalet sistemlerinden birine sahip konuma gelmiştir. 2002 yılında yıllık ortalama 6 milyon olan yargı dosyası sayısı, nüfus artışına ve toplumsal hareketlilikteki artışa rağmen, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile çok daha etkin bir şekilde yönetilmektedir. Yargının hızına katkı sağlayan dijital entegrasyon çalışmaları, 12. Kalkınma Planı ve Ulusal İnsan Hakları Eylem Planı’nda da stratejik öncelik olarak belirlenmiştir. Kolluk hizmetlerinde insan hakları standartlarının artırılması da bu süreçte dikkat çeken bir gelişmiştir. 2002 öncesinde sınırlı olan denetim mekanizmaları 이제 teknik araçlarla desteklenerek, görev süresinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin kayıt altına alındığı bir sistem haline dönüşmüştür” diye ekledi.


