Canan İLARSLAN – Emir Efe BENLİOĞLU İSTANBUL, – MÜSİAD’ın düzenlediği 6. MUST Sanayi ve Teknoloji Buluşması ve Türkiye’nin Sanayi ve Teknoloji Raporu Lansmanı’nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuz çerçevesinde birlikte hareket ettiğimiz MÜSİAD’ın, yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek üretim konusundaki her adımını güçlü bir şekilde desteklemeyi sürdüreceğiz. Sonuç olarak, 23 yıl önce 36 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımızı 270 milyar dolara çıkararak Cumhuriyet tarihimizin en yüksek noktasına ulaştık. İmalat sanayimizin katma değeri ise 41 milyar dolardan 241 milyar dolara yükselmiştir. Dünya savunma sanayinde 21. sıradan 14. sıraya yükselmeyi başardık. Bu süreçte geride kalan hiçbir ülke Türkiye’yi geçemedi. Askeri insansız hava araçları üretimi konusunda dünya genelinde lider konumdayız” ifadelerini kullandı.
MÜSİAD’ın İstanbul genel merkezinde gerçekleştirilen etkinliğe katılan Bakan Kacır’ın yanı sıra MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Hasan Mandal ve diğer iş insanları ile akademisyenler de yer aldı. Program Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı ve sonrasında yapılan konuşmalarla devam etti. Zirvenin amacı, Türkiye’nin üretim kapasitesinin yanı sıra sanayi dönüşüm dinamiklerini ve ileri teknoloji alanındaki gelişmeleri değerlendirmek, iş dünyası ile kamu otoritesi arasında politika diyalogunu güçlendirmek ve sanayi vizyonuna katkı sunmaktır. MÜSİAD tarafından hazırlanan ‘Türkiye’nin Sanayi ve Teknoloji Raporu’nda, Türkiye’nin sanayi kapasitesi, teknolojik dönüşüm, üretim ve yatırım eğilimleri ile 2026-2030 dönemine dair öngörüler yer almaktadır. Bu rapor, iş dünyası ve politika yapıcılar için referans niteliği taşıyarak, sanayi ekosistemine yönelik stratejik bir çerçeve sunmaktadır.
‘İHRACATIMIZI 270 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK, CUMHURİYET TARİHİMİZİN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ULAŞTIK’
Raporun tanıtımı sırasında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “MÜSİAD ile koordineli olarak yola devam ettiğimiz bu Milli Teknoloji Hamlesi’ne en güçlü şekilde destek olmaya devam edeceğiz. 23 yıl önce 36 milyar olan ihracatımıza, bugün 270 milyar dolara çıkarak Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşmamız önemli bir başarı. Ülkemizin imalat sanayi katma değeri 41 milyar dolardan 241 milyar dolara yükseldi ve savunma sanayinde 21. sıradan 14. sıraya çıktık. Kimse, bu süreçte önümüze geçemedi. Askeri insansız hava araçları üretiminde dünya lideriyiz. Ticari araçlar, güneş panelleri, otobüsler, beyaz eşya, cam ve çimento sektörlerinde Avrupa’da lideriz. Türkiye, Çin’den sonra, Avrupa’ya kadar uzanan mihrapta en etkili ihracat kapasitesine sahip bir ülke haline geldi. Ayrıca sanayi üretim endeksi, pandemi öncesine göre Almanya ve İtalya’nın hala gerisinde. Biz ise, o dönemde sanayi üretimimizi %26,5 oranında artırmayı başardık. Bu ivmeyi sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü, Milli Teknoloji Hamlesi sürecinde büyük bir Ar-Ge ve inovasyon altyapısı geliştirdik. Özel sektörde 1700’den fazla Ar-Ge ve Tasarım Merkezi ile yenilik odaklı dönüşümü destekliyoruz. 23 yılda Ar-Ge harcamalarımızı 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara çıkardık ve Ar-Ge insan kaynağımızı 310 bin’e ulaştırdık. Ülkemizi yüksek teknoloji üretim üssü haline getirmek için farklı teşvik mekanizmalarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi.
‘SANAYİ ALANLARIMIZ 155 BİN HEKTARDAN 350 BİN HEKTARA YÜKSELTİLECEK’
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, “Yüksek teknoloji odaklı sanayi altyapımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Tüm sanayi sektörlerini bu yolculuğa dahil ederek ilerleyeceğiz. Üretim sadece yeterli değil, katma değerli üretim yapmak ve markalar oluşturmak, inovasyon ile rekabet gücümüzü artırmanın yollarını bulmalıyız. Şu anda bakanlık olarak 91 Ar-Ge ve 74 tasarım merkezine destek veriyoruz. Hem Ar-Ge hem de inovasyon süreçlerini hızlandırarak, sektörlerimizi yüksek katma değer sağlayacak ürünler üretmeleri konusunda destekleyeceğiz. Tüm sanayinin gelecek 30 yılını şekillendirecek ‘Sanayi Alanları Master Planı’ hazırlandı. 81 ilimizin beraber kalkınmasını sağlayacak bir program ile planlı sanayi alanlarının büyüklüğünü 5 yıl içinde 155 bin hektardan 350 bin hektara çıkaracağız. Sanayi tesislerini dengeli şekilde yurt genelinde yaygınlaştırarak, üretim kapasitemizi artıracağız. Şu an Türkiye’de imalat sanayi katma değerinin yüzde 87’si, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgelerinde yoğunlaşıyor. Amacımız bu durumu daha dengeli hale getirmek ve tüm illerde istihdamı artıracak koşullar yaratmaktır.” şeklinde konuştu.
‘BU HUZUR İKLİMİ YATIRIMCI İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT SUNDU’
Bakan Kacır, “Son yıllarda ülke genelinde sağladığımız huzur ortamı, yatırımcıların güvenini kazandırdı. 2015-2025 dönemine baktığımızda bu çerçevede önemli bir mesafe aldığımızı görüyoruz. Marmara Bölgesi’nde 2015’te imalat sanayi istihdamı payı yüzde 51,1 iken 2025’te bu oran yüzde 45,2’ye geriledi. Diğer yandan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sanayi istihdamında artış görülmektedir. İç Anadolu Bölgesi’nde de benzer bir durum yaşanarak yüzde 13,9’dan yüzde 15,3’e ulaşıldı. Geçen 10 yıl içinde belirsizliklerin azaltılmasıyla birlikte ilerleme kaydetmeye başladık. Yeni sanayi koridorları ile bu süreci hızlandıracağız. Samsun-Mersin, Balıkesir-Şırnak, Sivas-Iğdır ve Trabzon-Şırnak hatlarında dört yeni sanayi koridoru oluşturmayı planlıyoruz. Master Planı kapsamında Samsun-Mersin hattında 16 yeni yatırım alanı belirledik. Bu alanlar mevcut OSB’lerden ortalama 11 kat daha büyük olacak ve mega endüstriyel bölgeler inşa edeceğiz. Uygun altyapıya sahip, sosyal imkanlarla donatılmış akıllı ve yeşil üretim merkezleri sunacağız. Bu sayede hem yeni bölgeleri hem de mevcut sanayi bölgelerini lojistik maliyet avantajları ile güçlendireceğiz. MÜSİAD ile bu hedeflerimiz doğrultusunda ilerleyeceğimize hiç şüphe yok.” değerlendirmesinde bulundu.
‘2026, TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ANAHTAR BİR YIL’
MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ise, “2025 Türkiye ekonomisi açısından, dezenflasyon ve mali disiplinin önemini ön plana çıkardığımız bir yıl oldu. 2026 ise yapısal reformların kritik bir öneme sahip olacağı bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelindeki ekonomik denge sarsıntısı, alıştığımız ticaret düzeninin de ciddi şekilde değişmesine yol açıyor. Temel mesele, Türkiye’nin üretim gücünü ve istihdam kapasitesini korumak. Bu bağlamda, yerli üreticileri koruyucu tedbirleri almak artık zorunludur. Mevcut göstergeler, Türkiye’nin 2026 yılında yüzde 3,5 – 4 civarında bir büyüme performansını gösterebileceğini ortaya koyuyor. MÜSİAD olarak sanayi ve teknoloji ekosisteminin güçlenmesini sadece ekonomik bir gereklilik değil, Türkiye’nin stratejik geleceği olarak değerlendiriyoruz.” dedi.


