RUSYA, – Rusya’nın lideri Vladimir Putin, ülkesinin Ukrayna ile barışma isteğinde olduğunu ifade ederek, bu süreçte kararın artık Kiev yönetimi ve Brüksel’e ait olduğunu vurguladı.
Moskova’da gerçekleştirdiği geleneksel basın toplantısında konuşan Putin, barış müzakerelerine açık olduklarının altını çizerken, ABD Başkanı Donald Trump’ın barışı sağlamak adına samimi bir çaba içinde bulunduğunu belirtti. Trump ile Alaska’da yaptıkları görüşmeyi hatırlatan Putin, “Başkan Trump’ın sunduğu öneriler üzerinde neredeyse uzlaşma sağladık. Bizden bazı tavizler istenildi; bunların kolay olmayacak kararlar olduğunu fakat önerilen uzlaşmaları kabul ettiğimizi açıkladım” ifadelerini kullandı. Barış için sorumluluğun artık Kiev ve Brüksel’de olduğunu sözlerine ekledi.
‘BARIŞÇIL ÇÖZÜM İÇİN HAZIRIZ’
Ukrayna’nın barış görüşmelerine yönelik yeterli hazırlıkta olmadığını ancak bazı diyalog sinyalleri aldıklarını dile getiren Putin, “Barışçıl bir çözüm için hazırız ve istekliyiz. Ancak bu, Dışişleri Bakanlığı’nda Haziran 2024’te sunduğum ilkeler doğrultusunda ve krizin köken sebepleri dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir” açıklamasında bulundu.
Ukrayna’da gerçekleşecek muhtemel seçimler için güvenlik garantisi vermeye de açık olduklarını belirten Putin, “Seçim günü saldırıların durdurulması adına güvenliği sağlama seçeneğini değerlendirebiliriz” dedi. Ancak, Rusya’da yaşayan 5 ila 10 milyon Ukraynalının oy kullanma hakkının sağlanmasının şart olduğunu belirtti.
‘AVRUPA’YA SALDIRMAK İDDİASI YANLIŞ’
NATO ile olan gerilimle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Putin, Rusya’nın Avrupa’ya saldırmayı düşündüğü iddialarını ‘absürt’ olarak değerlendirdi. Gelecek yıl askeri çatışmalardan uzak bir barış ortamı oluşturma arzusunu dile getiren Putin, “Eğer bize saygı gösterir ve kandırmazsanız yeni askeri operasyonlar gündeme gelmeyecek. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, meşru endişelerimizi arttırıyor” dedi.
Putin, Avrupa’nın dondurulmuş Rus varlıklarıyla ilgili girişimlerini sert bir dille eleştirerek, bu durumun sadece Rusya’yı değil, avro bölgesine olan küresel güveni de sarsacağını ve uluslararası finansal düzenin temellerine zarar vereceğini ifade etti.

