BİLMEK, ÖĞRETEBİLMEK DEMEK DEĞİLDİR!

Tarih:

Çağımız, bilgi çağı ancak sonsuzluğa uzanan bilginin hacmi, yarattığı değişimle paralel bir orantı sergilememektedir.

Çünkü asıl önemli olan bilgi tohumlarının ekilip biçileceği zihin topraklarının hazır olmasıdır. Zihnin işlenmesi, doğru atmosferik koşulların oluşturulması, hasatın verimliliğini artıracaktır. Nasıl ki bir çiftçinin toprakla bağı güçlüdür, öğretmenlerin de çocukların zihinleriyle bağı güçlü olmalıdır. Ancak bu şekilde etkili ve bilinçli bir öğretici, yetiştirici olunabilir. Öğretmenlerin sadece pragmatik düzeyde dikte ile öğretme boyutunda değil, gerçek kavrayış, ilham, motivasyon, bütünlük ve birlik bilinci, fayda güdümü, umut, tutku, içsel güdülenme, yaratıcılık, kendini aşma istenci, mükemmelik arayışı içinde olma, çözümün parçası olma gibi temel beşeri değerleri aktive eden dinamik boyuttan eğitim veriyor olması gerekir. Bunun için eğitim sisteminin en radikal değişimini idealist, yetkin, misyoner ruhlu öğretmenler yapacaktır.

Eğitim sisteminin ve sınavların sürekli değişiyor olması hem öğrencilerde hem de ailelerde stres yaratıyor. İnsan değişimden korkar, çünkü konfor alanının bozulması demek daha fazla emek, çaba ve risk demektir. Oysaki, müfredatta yer alan bilgiler bugüne kadar radikal bir değişime hiçbir zaman uğramadı. Burada korkulan tam olarak nedir? Kendi gücümüze, sorumluluğumuza ve yaratıcılığımıza duyduğumuz güvensizlik hissidir. Bu mekanizmalarla aşamayacağınız engel yoktur. Eğitim sisteminin kanayan en büyük yarası eğitimcilerin yaratıcı düşünce mekanizmasının zayıf olmasıdır. Çünkü bu

her şeyden önce doğal bir yetenek arz eder. Öğretmenlik okumakla, öğretmen olarak doğmak ayrı şeylerdir. Öğretmenlik, özel bir yetenek ve kişilik sınavında geçmesi gereken özel bir meslek dalıdır. Çözüm arayışı içinde olan bir öğretici, sorunları dert olarak değil, inovatif yaklaşım ve araçlar bulacağı bir sürece kaçınılmaz olarak girecektir. Amaç sadece günün ders içeriğini anlatmak değil, her bir çocuğun içindeki özel yeteneklerin keşfi ve yoğrulması olmalıdır. Verimlilik, dış koşulların konforunu arayan zihinlerle gerçekleşecek iş değildir. Tutkulu, inançlı, zorlukları gelişim için fırsat olarak gören ve merak kancalarını atarak rijit engelleri aşıp işleyebilen ve değere dönüştürebilen ruhlar, değişimin ve gelişimin aktörleri olacaktır. Ve ancak onlar, hayatın sağlam konfor alanını yaratabilirler. Şikayetçi zihinler enerjilerini kendilerine sunulmuş sabit konfor alanlarının bozulmaması için harcarlar. Dış dünyayla sürekli yokluk bilinci içinde sıkılgan, keyifsiz ve mutsuz bir ilişki kurarlar. Şikayet: Şike-ayet sözcüklerinin birleşimidir. İçinde bulunulan dünyanın hakikatlerine katılan şikelerdir şikayetler. Gelişim değişimle, değişim özeleştiri ile başlar. Öz’ümüz, görmeli, el’imizdekilerle eş mi diye bakmak gerek. Bilgi kümülatif değil, transformatif olmalıdır. Bilginin emekle ve inançla harmanlandığı gerçekçi ruhlar, hayata dönüştürücü değer katabilirler. Bu da ileri medeniyet, güçü ekonomi, sanat ve bilimin can damarıdır.

HABERİ PAYLAŞ:

En Son Haberler

DAHA FAZLA
MEDYA ÖZEL

Bursa- 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar, kabri başında anıldı /Video eklendi

Kazım BULUT/GEMLİK, (Bursa), - TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin 3'üncü Cumhurbaşkanı...

Yemeksepeti’nden market ve mahalle alışverişlerinde yüzde 40’a varan indirim

İSTANBUL, - YEMEKSEPETİ okula dönüş kampanyası kapsamında market...

Üniversitenin akademisyenlerden jüri üyeliği ücreti iade davasında 2 mahkemede farklı karar

İsmail AKKAYA/KONYA, - KONYA'da Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü, Spor...

Narkotik köpeği ‘Pars’ emekliye ayrıldı

İbrahim EMÜL/OSMANİYE, – OSMANİYE İl Emniyet Müdürlüğü...