İSTANBUL – İstanbul’da gerçekleştirilen Kuantum Teknolojileri ve İnovasyonun Geleceği Zirvesi, önemli bilim insanlarını bir araya getirdi. Zirveye katılan akademisyenler, kuantum teknolojilerinin toplumsal ve bilimsel etkilerini, güvenlikten savunmaya uzanan etkilerini ve Türkiye’nin bu alandaki konumunu değerlendirdi. Prof. Dr. Sanchez-Soto, burada yaptığı açıklamada, “İkinci kuantum devrimi içinde bulunuyoruz ve bu teknolojiler gelecekte birçok şeyi değiştirecek. Savunma, biyomedikal görüntüleme gibi pek çok alanda dönüşüm yaşayacağız” dedi.
Prof. Dr. Mauro Paternostro ise Türkiye’nin Avrupa ve Asya’daki kuantum projelerini birleştirebileceğini, bu durumun Türkiye için global ölçekte önemli bir fırsat sunduğunu belirtti. “Bu iki bölge arasında genellikle bir kopukluk söz konusu, ancak Türkiye bu farkı kapatabilir” dedi.
Kuantum Teknolojileri ve İnovasyonun Geleceği Zirvesi, Koç Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. 6-7 Kasım tarihlerinde yapılan bu etkinliğe, Prof. Dr. Özgür Müstecaplıoğlu ve diğer birçok yerli ve yabancı bilim insanı katıldı. UNESCO’nun 2025’i ‘Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojileri Yılı’ ilan etmesiyle birlikte zirvede, kuantum internetten veri güvenliğine, ülkeler arası teknoloji rekabetine kadar gelecek vadeden konular tartışıldı.
Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti, açılış konuşmasında kuantum bilimlerinin farklı disiplinleri bir araya getirdiğine dikkat çekti. “Kuantum bilimi, mühendislik, fizik ve teknolojiyi birleşim sağlayan güçlü bir örnektir. Bu zirve, keşif ve iş birliğinin önemli bir noktasıdır” dedi.
Prof. Dr. Müstecaplıoğlu, 2025’in kuantum açısından kritik bir yıl olacağını ve Türkiye’nin bu konuda farkındalık yaratma çabalarının sürdüğünü ifade etti. “Bu yıl pek çok etkinlik gerçekleştirdik. Amacımız kuantum kavramlarını daha anlaşılır hale getirmek ve bu teknolojilerin olası etkilerini göstermek” dedi.
Müstecaplıoğlu ayrıca, kuantum teknolojilerinin uygulanabilirliğinin arttığını belirtti. “Kuantum bilgisayarlar ve yeni sensör teknolojileri gibi gelişmelerin endüstriyel uygulamaları hız kazanıyor. Önümüzdeki dönem, bu tür yenilikleri daha sık göreceğiz” diye ekledi.
Prof. Dr. Luis L. Sanchez-Soto, kuantum biliminin genellikle yanlış anlaşıldığını ve bu konudaki bilinci artırmak için çalışılması gerektiğini ifade etti. “Bilim camiasının, toplumun bu karmaşık konuları anlamasını sağlamak için uğraşması önemlidir” dedi.
Prof. Dr. Gerd Leuchs ise kuantum teknolojilerinin gizli iletişimde nasıl devrim yarattığını anlattı. Kuantum fiziğine dayanan iletişim yöntemlerinin gün geçtikçe güvenilir hale geldiğini belirtti.
Umut verici haberler veren Leuchs, kuantum sensörlerin geleneksel sistemlerdeki gürültü sorunlarını aşabileceğini ve kuantum bilgisayarların hâlâ gelişim aşamasında olduğunu vurguladı. “Bu alandaki araştırmalar devam ediyor ve büyük şirketler ilerleme kaydediyor, ancak henüz tamamen kullanıma uygun bir kuantum bilgisayarı elde edemedik” dedi.
Prof. Dr. Paternostro, Türkiye’nin coğrafi ve bilimsel konumunun bu teknolojilerin gelişiminde önemli bir rol oynadığını ifade etti. Türkiye, Avrupa ve Asya’daki projeleri bir araya getirerek küresel anlamda katkı sağlayabilir” dedi.
