Semih ERSÖZLER/ANTALYA, – ‘ULUSLARARASI Antalya Altın Portakal Film Festivali’ kapsamında yer alan ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın katılımcılarından biri olan ‘Barselo’ adlı filmin gösterimi gerçekleştirildi. İlk kez yönetmenlik yapan Erdem Yener’in imzasını taşıyan ve 18 gün süren çekim sürecinin ardından beyaz perdeye aktarılan film, daha önce bir tiyatro senaryosu olarak sahnelenmişti.
Türkiye’nin en uzun süreli film festivali olarak bilinen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin 62’ncisinde, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda gösterilen ‘Barselo’ filminin prömiyeri yapıldı. Senaryosu Alper Kul’a ait olan ve tiyatro sahnesinden geçerek sinemaya uyarlanan eserde, Ahmet Varlı, Naz Çağla Irmak, Dolunay Soysert, Bora Karakul, Özlem Öçalmaz ve Burak Can Aras gibi isimler rol aldı. Filmin gösteriminin ardından, ekip izleyicilerle bir söyleşi düzenledi.
Yönetmen Erdem Yener, bu filmin kendi ilk yönetmenlik deneyimi olduğunu vurgulayarak, “Alper Kul’un daha önce kaleme aldığı bir tiyatro oyunuydu ve ben bu metni okuduğumda etkilenmiştim. Filmin yapımcılığını üstlenmek istemiştim ama projeyi tam anlamıyla kucakladım. Alper’in ailesinin güzergâhı olan bir otogar ile ilgili, karşılaştığı olaylarla kurgusal bir evren oluşturmuş. Duygusal olarak oldukça rahatsız edici bir temaya sahip ama böyle yaşamlar mevcut. Alper’in yazdığı ben yönettim diye gülmemiz mi bekleniyordu, düşündüm. Çekim sürecinde hiç eğlenemedik, teknik ekibimiz harika bir iş çıkardı” ifadelerini kullandı.
Yener, “Senaryo üzerinde çalışırken titiz davrandık. Birçok alternatif vardı ancak Alper oyunun finalini Barselona’da yazdığı için dosyanın adı ‘Barselo’ oldu ve bu beni etkiledi. 18 günde filmi tamamladık. Tiyatro oyundaki metne sadık kaldık. Biz böyle insanlar değiliz ancak böyle karakterleri anlatacak yetkinliğe sahibiz” yorumunda bulundu.
Sohbete katılan senarist Alper Kul, “Bu daha derin ve ağır bir öyküydü. Esenler Otogarı’nda bir süre çalıştım, bu duruma tanık oldum. Hikayenin büyük kısmı gerçeği yansıtıyor. Filmi izlerken bazı diyaloglar beni rahatsız etti, ama bu gerçek. İnsanlık hali bir yerden sonra kötüleşebiliyor ve bunu izleyicilere aktarmakta kararlıydım” dedi.
Başrol oyuncusu Ahmet Varlı, canlandırdığı karakterin olumsuz bir figür olduğunu, bu durumun izleyiciye katarsis fırsatı sunduğunu dile getirdi. “Sanatın bir yükümlülüğü var. Hep iyi tarafı anlatmak yeterli değil, bazen karanlık tarafları da ele almak gerekiyor. Kötülük, dünyadaki en bencilce eylemlerdendir. Bu anlatının içinde yer almak ve ekiple birlikte çalışmış olmak beni mutlu etti” şeklinde konuştu.
Karakteri hakkında düşüncelerini paylaşan Naz Çağla Irmak, “Oynadığım karakter, hayatta kalıp kalmadığını ben de bilmiyorum. Oyuncu olarak bu seçimlerle şekillendirmeye çalıştım” dedi.
Bora Karakul ise, canlandırdığı karakterin kötü olduğunu belirterek, bu tür insanlar gerçek hayatta da var olduğuna dikkat çekti.







