Aliekber METE/ANKARA, – Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine dair oluşturduğu raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Sekreterliği’ne iletti. AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, “Önerimiz, hem geçici hem de bağımsız bir yasa taslağı oluşturulması yönündedir. Geçiş hukuku yerine, bu meseleye özel olacak bir yasa geliştirmeyi planlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
AK Parti’nin raporunu Gül, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen ile İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel ile birlikte TBMM Genel Sekreterliğine sundu. Gül, “AK Parti’nin öneri ve görüşlerini Meclis Başkanlığı’na ilettik. Bu süreç, ülkemiz açısından son derece kritik. ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine katkıda bulunan Sayın Cumhurbaşkanımız, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a teşekkür ediyoruz. 60 sayfadan oluşan ve 15 başlığa sahip raporumuzu hazırladık. Yoğun bir çalışma süreciyle, komisyon üyeleri ve partideki yetkili kurulların değerlendirmeleriyle bu raporu oluşturduk” dedi.
‘BAĞIMSIZ VE GEÇİCİ BİR YASA TASLAĞI ÖNERİMİZ MEVCUT’
Gül, rapora dair değerlendirmesinde, “Türkiye’de gerçekleştirilen çalışmalar, AK Parti’nin konuya yaklaşımı, iktidar döneminde attığımız tarihi adımlar ve ‘Türkiye Yüzyılı’ hedefiyle ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonumuz üzerine oluşturduğumuz raporda, konuyla ilgili muhatapların görüşlerine de yer verdik. Ayrıca, kamu düzeni, süreç yönetimi, ekonomik etkiler ve uluslararası deneyimlere dair önerilerimiz mevcut. Biz, bağımsız ve geçici bir kanun önerisinde bulunuyoruz. Bu, geçiş hukuku araçları değil, sadece bu konuya özgü bir kanun anlamına geliyor. Aynı zamanda toplumsal uyum ve demokratikleşme perspektifinin önemine de vurgu yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Türk-Kürt-Arap dayanışmasının, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin başarısına katkı sağlaması gerektiğini belirttik. Hayırlı olsun” şeklinde konuştu.
‘BAĞIMSIZ YASA ZORUNLULUKTUR’
AK Parti raporunda, “Terör ve şiddetin köklü bir şekilde ortadan kaldırılması, yalnızca güvenlik önlemlerinin sürekliliğine değil; toplumsal ve devlet politikaları ile uyumlu bir hukuk sistemi oluşturulmasına da bağlıdır. Dolayısıyla, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecine yönelik yasal düzenlemenin, bağımsız ve geçici bir kanun niteliğinde yapılması zorunlu bir gereklilik halini almıştır. Bu düzenleme, tarihsel bağlamını ve amacına özgü yapısını güvence altına alacak, diğer suçlar için emsal teşkil etmeyecek şekilde sınırlı kalacaktır. Kanunun, sürekli yürürlükte olabilecek ceza hükümlerine ayrıcalık tanımaması gerekiyor; tam tersine belirli bir dönem, olay ve bağlamla sınırlandırılmalı. Bu yaklaşım, toplumun adalet anlayışını zedelemeyecek, hukukun üstünlüğü ilkesine de uyumlu olacaktır” denildi.
‘KANUN, DİĞER ÖRGÜTLERE KAPSAM DAHİL DEĞİL’
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun, süreci hukuk devleti ilkelerine uygun olarak sürdürebilmesi için bağımsız bir yasanın önemli olduğuna dikkat çekilen raporda, “Bağımsız yasamızın kapsamı, yalnızca tespit edilen terör örgütleri için geçerli olmalıdır. Bu doğrulama, devletin üst düzey güvenlik birimleri tarafından kurulacak bir mekanizma ile gerçekleştirilmelidir. İdari makamlardan alınacak karara dayanarak örgütün varlığının sona erdiğinin doğrulanması ve bunun yasanın kapsamı için temel oluşturması, düzenlemenin amacı ile uyumlu olacak ve kanunun diğer örgütlere sarkmasını engelleyecektir” denildi.
‘YOL HARİTASI NET VE AŞAMALI OLMALIDIR’
Raporda, “Gelecek sürecin sağlıklı, denetim altında ve toplumsal güven oluşturan bir şekilde ilerleyebilmesi için açık, aşamalı bir yol haritasına ihtiyaç vardır. Bu çerçeve, güvenlik ve hukuk alanında atılacak adımların sırasını belirlerken, siyasî, ekonomik ve toplumsal unsurların da uyumlu şekilde ilerlemesini sağlamalıdır. Böylece süreç, önceden planlanmış ve kurumlar arası mutabakatla belirlenmiş bir yol dahilinde ilerlemiş olacaktır. Örgütün, yurt içindeki ve dışındaki tüm unsurlarının silah bırakması ve tasfiyesi ölçümlenebilir ve doğrulanabilir şekilde kaydedilmelidir. Bu aşama, sahadan gelen verilerin, kurumsal raporlamaların ve güvenlik değerlendirmelerinin birlikte değerlendirilmesi ile sağlanacaktır. Bu aşamanın ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bağımsız ve geçici bir kanun hazırlanmalı ve yürürlüğe girmelidir. Düzenleme, kapsamı ve süresi bakımından sınırlı olmalı ve hukuki güvenliğe uyumlu bir sistem oluşturmalıdır. Kanun hazırlık sürecinde, tüm ilgili kurumların görüşleri alınarak, saha verileri ve uygu risk analizleri dikkatle değerlendirilmelidir. Böylelikle, kanun teoride tutarlı ve uygulamada işlevsel bir metin haline gelecektir” ifadeleri yer aldı.

