Aliekber METE-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, – DEM Parti Eş Genel Başkanı, PKK’nın Türkiye’den çekilme kararına dair olarak, sürecin ilk aşamasının tamamlandığını ve ikinci aşamada hukuki ve siyasi hamlelerle toplumsal barışın sağlanması gerektiğini ifade etti. Bakırhan, “Bu süreç; yasalar, haklar ve özgürlükler üzerinden inşa edilmeli, siyaset ve demokratik dil güçlendirilmelidir. Hukukun, barışın temelini oluşturması ve adaletin ise geleceği inşa etmesi şarttır” diye belirtti.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Ankara’da bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bakırhan, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinde yaşanan gelişmelere değinerek, terör örgütü PKK’nın Türkiye topraklarından unsurlarını geri çekme kararını hatırlattı. Bakırhan, “Fesih kararı alan PKK, güçlerini Türkiye topraklarından çekerken, çözüm ve barış konusundaki kararlılığını dünya kamuoyuna bildirmiştir. Bu karar, yeni bir aşamanın başlangıcını müjdeleyen ve barışa zemin hazırlayan önemli bir adımdır. Geri çekilme kararı, barış arayışındaki kararlılığın en somut göstergesidir. Bu, demokratik ve siyasi bir çözüme inancın sarsılmaz bir adımıdır. Yeni bir döneme, yeni bir ruh getiren güçlü bir çağrıdır. Dünkü karar, bu iradenin güçlü, derin ve somut bir göstergesidir. Bu yalnızca bir geri çekilme değil, geleceğe doğru büyük bir adım atma sürecidir. Aynı zamanda gelecek yüzyılı kazanmaya yönelik bir hamledir. 20. yüzyıl, bu topraklarda çatışmaların, acıların ve kayıpların hâkim olduğu bir dönemdi. 21. yüzyıl ise barış, kardeşlik, eşitlik ve demokratik cumhuriyetin dönemi olmalıdır. Tarih bize bu fırsatı sunuyor. Bu fırsatı değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Sürecin ilk aşamasının tamamlandığını vurgulayan Bakırhan, ikinci aşamada hukuki ve siyasi adımlarla toplumsal barışın inşa edilmesi gerektiğini kaydetti. Bakırhan, “Bu aşama zorlu ama bir o kadar da anlamlıdır. Bu, sadece belirli bir kesimin değil, tüm Türkiye’nin barış arayışıdır. En önemli görev artık bu süreci 86 milyon insanın ortak ve eşit geleceğine dönüştürmektir. Süreç, yasalar, haklar ve özgürlükler temelinde inşa edilmeli, siyasi dil ve demokrasi güçlendirilmelidir. Hukuk barışın, adalet ise geleceğin temeli olmalıdır” şeklinde konuştu. Bakırhan, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
‘TBMM, HUKUKİ DÜZENLEMELER YAPMALI’
Bakırhan, TBMM’nin tarihsel sorumluluklarını yerine getirmesi ve süreci kolaylaştıracak düzenlemeler yapmasının önemini vurguladı. “TBMM, geçiş dönemi için hukuki düzenlemeler yapmalıdır. Bunlar sadece teknik alt yapılar değil, barışın temellerini oluşturacaktır. Türkiye’nin demokratikleşmesi için gereklidir. Kürt meselesinin çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamına gelir. Türkiye demokratikleşirse herkes kazanır, bu da hepimiz için bir kazanım olacaktır. Bu süreçte yalnızca bir taraf değil; devlet, iktidar, güvenlik örgütleri, yargı sistemi ve diğer tüm kurumlar da sorumluluk almalıdır. Herkes artık üzerine düşeni yapmalıdır. Herkes barış iradesi doğrultusunda davranmalıdır. Geçmişteki olumsuz yaklaşımlar ve söylemler bırakılmalı, geleceğin demokratik düşünce ve dili benimsenmelidir. Düşman algısı yerine yurttaşlık anlayışı, tehdit tanımı yerine hak tanımı yapılmalıdır. Güvenlikçi dil yerine özgürlükçü bir dil, korku yerine umut politikaları üretmek gereklidir. Tüm bu gelişmelerin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için medyanın da ciddi bir sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz” dedi.
‘UMUTLARIN BÜYÜMESİNE VESİLE OLACAK’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye siyasi tarihinin nadir bir döneminin yaşandığını ve demokratik bir Türkiye’nin inşası için tüm toplumsal kesimlerin katkı sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Hatimoğulları, “Yüzyıllardır barışı bekleyen değerli yurttaşlarımız için, barış süreçlerinde atılan her adım, barış yönünde alınan her karar umutları daha da büyütecektir. Bu sürecin çeşitli toplumsal gruplar tarafından sahiplenilmesi, ortak ve eşit geleceğin kazanılması için son derece önemlidir ve herkes açısından büyük bir sorumluluktur. Unutmayalım ki 2 gün sonra Cumhuriyetin 102. yılına gireceğiz, 29 Ekim’in arifesindeyiz. Cumhuriyetin kuruluşu son derece kıymetlidir fakat maalesef Cumhuriyet, demokratikleşmeyi başaramadı. Bu nedenle Türkiye’nin demokrasi sorunları çözülmedi ve 100 yıldır büyük sıkıntılar içindeyiz. Artık bu ülkenin bir yüzyıl daha acı çekmeye ve geçmişin mağduriyetlerine maruz kalmaya sabrı kalmamıştır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında adalet ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırmak için üzerimizde çok önemli bir görev vardır. Kimse kendini bu sürecin dışında kabul etmemeli, beklemede kalmamalıdır. Düşünce ve eleştirilerimiz farklı olabilir; ancak barış konusunda ortaklaşabilmek ve bu tarihi fırsatı birlikte değerlendirmek hayati bir önem taşımaktadır” dedi.
Hatimoğulları, sürecin ilerlemesi için iktidarın siyasi ve hukuki adımlar atması gerektiğini de belirtti.



