Kanser Ağrısı Tedavisinde Girişimsel Radyolojinin Rolü Artıyor

İSTANBUL, – Kanser tanısı ve tedavi süreçlerinin yalnızca fiziksel değil, duygusal anlamda da zorlayıcı bir yol olduğu belirtildi. Medicana Ataköy Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tevfik Güzelbey, “Bu aşamada hastaların en fazla karşılaştığı problemlerden biri ağrıdır. Yapılan araştırmalara göre, kanser hastalarının çoğunluğu tedavi süresince ya da hastalığın ilerleyen dönemlerinde şiddetli ve kronik ağrılarla başa çıkmaya çalışıyor. Girişimsel radyoloji, modern ve hedef odaklı yöntemler sunarak kanser nedeniyle oluşan ağrılara çözüm getirebilir” dedi.

Doç. Dr. Tevfik Güzelbey, geleneksel tedavi yöntemlerinin genellikle yüksek dozda ağrı kesicilere dayandığını ifade ederek, “Bu ilaçların uzun süreli kullanımı ise mide bulantısı, kabızlık, aşırı yorgunluk ve dikkatin dağılması gibi yaşam kalitesini tehdit eden yan etkiler doğurabilir. Girişimsel radyoloji, kanser ağrısının tedavisinde klasik yöntemlere eklenecek bir alternatif sunmaktadır.” şeklinde konuştu.

‘AĞRININ KAYNAĞINA İĞNE DELİĞİNDEN MÜDAHALE EDEBİLİYORUZ’

Doç. Dr. Tevfik Güzelbey, “Girişimsel radyoloji yöntemlerinde, Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve ultrasonografi gibi görüntüleme tekniklerinden yararlanarak, iğne deliğinden ağrının kaynağına müdahale edebilmekteyiz. Amaç, ağrı sinyallerini ileten sinir düğümlerini geçici veya kalıcı olarak bloke etmektir. Bu sayede, beynin ağrıyı algılaması engellenir. Kanser ağrıları genellikle tümörlerin sinirler üzerinde baskı yapmasının ya da organ yapısını bozan etkilerin bir sonucu olarak oluşur. Özellikle karın ve pelvik bölgelerdeki kanser türleri, hastaların yaşam kalitesini en çok olumsuz etkileyen ağrı türleri arasında yer alıyor. Bu tür ağrılar genellikle bel, sırt ve bacaklara yayılabilir, uyku düzenini bozabilir ve beslenmeyi zorlaştırabilir. Bu noktada, girişimsel radyoloji uzmanları devreye girerek ağrı kaynaklarına yönelik blokaj yöntemleri uygulamaktadır.” açıklamasında bulundu.

‘KANSERİN YERLEŞİM YERİNE GÖRE YÖNTEMLER DEĞİŞİYOR’

Doç. Dr. Güzelbey, kanser ağrısının yerleşim bölgesine göre farklı blokaj yöntemlerinin uygulanabileceğini ifade ederek, şu şekilde devam etti:

“Çölyak Gangliyon Blokajı: Karın boşluğunun üst kısmındaki en büyük sinir ağına yapılan bu blokaj, pankreas kanseri ağrısının tedavisinde altın standart olarak görülmektedir. Hastaların %70–90’ında önemli derecede ağrı azalması sağladığı bilinmektedir.

“Splanik Gangliyon Blokajı: Çölyak blokajına hem alternatif hem de tamamlayıcı olarak kullanılabilir. Özellikle yan etki riski yüksek olan hastalarda tercih edilebilir.

“Lomber Gangliyon Blokajı: Alt karın, pelvis ve bacaklarda yayılan ağrıların tedavisinde kullanılan bir tekniktir.

“İmpar Gangliyon Blokajı: Rektum, anüs, mesane, prostat ve kadın genital organı kanserlerinde görülen inatçı ağrılar için etkilidir. Kuyruk sokumundaki küçük sinir düğümünün bloke edilmesi ile hastaların oturması, yürümesi ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılaması daha kolay hale gelir.”

YAŞAM KALİTESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Doç. Dr. Güzelbey, “Kanser tedavisinin amacı sadece hastalığı yenmek değil, aynı zamanda hastaların bu zorlu dönemde yaşam kalitelerini mümkün olan en yüksek seviyede sürdürmektir. Girişimsel radyoloji, minimal invaziv tekniklerle ağrıyı kontrol altına alarak hem fiziksel hem psikolojik açıdan hastalara önemli bir rahatlama sağlamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.