Lipödemle Mücadelede Beslenme Stratejileri: Kilo Kaybından Fazlası Amaçlanıyor

İSTANBUL, – Diyet ve Beslenme Uzmanı Harika Özkaya Yurttadur, kilo vermek amacıyla diyet uygulayan ancak bacaklarındaki ağrılı şişliklerden şikayet eden kadınların çoğunun lipödem hastalığı ile mücadele etmekte olduğunu belirtti. Lipödem hastalarının, özel bir düşük karbonhidrat ve anti-inflamatuar diyetle bu semptomların azaltılabileceğini vurgulayan Dyt. Yurttadur, “Bu tip diyetler, vücutta iltihap seviyelerini düşürerek ağrıları azaltmayı, ödemi kontrol altına almayı ve yaşam kalitesini artırmayı mümkün kılacaktır” şeklinde konuştu.

Lipödem, bacaklarda orantısız yağ birikimi ve ağrı oluşturan, ilerleyici bir yağ dokusu hastalığı olarak tanımlanıyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha yaygın görülmekte olan bu durumun genellikle obezite veya lenfödem ile karıştırıldığını ifade eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nden Dyt. Harika Özkaya Yurttadur, lipödem hastalarının, alışılmış kilo alma sürecinin aksine, diyet ve egzersizlere cevap vermeyen bir yağ birikimi ile karşılaştığını açıkladı.

Toplumda kadınlarda ortalama yüzde 11 oranında görülen lipödemin yeterince tanınmadığını, ancak bu rahatsızlığın sadece fiziksel görünümü değil, aynı zamanda yaşam kalitesini ve psikososyal durumu da etkilediğini vurgulayan Dyt. Yurttadur, “Lipödem tedavisinde en temel amaç iltihapları azaltmak, belirtileri hafifletmek ve hastalığın ilerlemesini durdurmaktır” dedi.

‘BESLENME TEDAVİSİ YALNIZCA KİLO KAYBI AMAÇLAMAZ’

Lipödem sıklıkla obezite ile karıştırıldığı için kilo kontrolünün tedavi sürecinin başat noktasını oluşturduğunu belirten Dyt. Yurttadur, “Ancak araştırmalar, diyet uygulamalarına rağmen lipödemli bireylerin önemli bir kısmında etkilenen bölgelerde yağ kaybının çok az olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, lipödemde beslenme tedavisinin amacı yalnızca kilo kaybına ulaşmak değil; iltihapları azaltmak, ödemlerin etkilerini azaltmak ve genel sağlık durumunu iyileştirmektir” dedi.

AKDENİZ STİLİ BESLENME ÖNE ÇIKIYOR

Lipödem hastaları için kişiye özgü, düşük karbonhidratlı, anti-inflamatuar bir beslenme modelinin semptomların hafifletilmesine katkı sağladığını belirten Dyt. Yurttadur, “Bu tür diyetler, sistemik iltihabı azaltarak ağrının ve ödemin kontrolünü sağlamaya yardımcı olur” şeklinde konuştu. Hastalar için en uygun beslenme programlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Akdeniz diyeti, yüksek antioksidan içeriği ile lipödemli bireylerde iltihap azaltma konusunda öne çıkmaktadır. Zeytinyağı, deniz ürünleri, taze meyve-sebze, kuruyemişler ve tam tahıllar, hücre hasarını azaltır ve kan akışını destekler.”

‘DÜŞÜK KARBONHİDRATLI DİYET YARDIMCI OLUR’

Son yıllarda ketojenik diyetin lipödem yönetiminde olumlu sonuçlar verebileceğine dair araştırmalar bulunduğunu vurgulayan Dyt. Yurttadur, “Ketojenik diyet modeli, 1920’li yıllardan bu yana epilepsiyi tedavi etmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir ve günlük karbonhidrat alımını 20 gramdan daha aza indirmeyi hedefler. Son incelemeler, bu diyetin lipödemde ağırlık ve semptom yönetiminde iyileşme sağlayabileceğini göstermektedir” dedi.

Aynı zamanda, düşük karbonhidrat içeren diyetlerin de (enerjinin yüzde 45’inden azının karbonhidrattan geldiği) ağrılarla mücadelede etkili olabileceğini söyleyen Dyt. Yurttadur, “Sonuç olarak, önerilen diyet planının; anti-inflamatuar ve antioksidan içerikli bileşenlerle zenginleştirilmesi, ödem azaltma ve vücut ağırlığını kontrol altına alma hedeflerinin gerçekleştirilmesine yardımcı olacak şekilde oluşturulması gerektiğini ifade etti.

DİYET PROGRAMINDA YER ALMASI GEREKEN GIDA GRUPLARI

Diyet programı içerisinde hangi gıdaların yer alması gerektiği konusunda Dyt. Yurttadur şu bilgileri paylaştı: “Hücre hasarını önlemek ve sistemik iltihap ile ödemi azaltmak için zencefil, zerdeçal, sarımsak, soğan gibi doğal bileşenler, yeşil çay ve renkli, özellikle koyu yeşil, mor ve turuncu meyve-sebzeler tüketilebilir. Beyaz un, nişasta ve paketlenmiş gıdalardan kaçınılması önerilir. Glisemik indeksi düşük karbonhidrat kaynakları arasında ise kinoa, karabuğday, esmer pirinç ve tatlı patates gibi besinler yer almalıdır. Sağlıklı protein kaynakları arasında ise serbest gezen tavuk, hindi, yağsız kırmızı et, yumurta, omega-3 açısından zengin balık çeşitleri ve baklagiller bulunabilir. Sağlıklı yağlar için zeytinyağı, avokado ve kuruyemişler tercih edilmelidir. Yeterli sıvı alımına dikkat edilmesi, ayrıca doğal diüretiklerden faydalanılması da hidrasyon açısından önem taşımaktadır.”

TAKVİYE GIDA ÜRÜNLERİNDEN YARARLANILABİLİR

Lipödem nedeniyle basit şeker, trans yağlar ve işlenmiş gıdaların alımının artırılmasının semptomları tetikleyebileceğine dikkat çeken Dyt. Yurttadur, “Bazı bireylerde süt ve gluten, iltihaplanmayı artırabilir. Alkol ise lenfatik akışı olumsuz etkileyerek toksin atımını engellediği için mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Ayrıca, doktor veya diyetisyen önerisiyle takviye ürünler de kullanılabilir” dedi.

‘BESLENME TEDAVİSİ EGZERSİZLE BİRLEŞTİRİLMELİ’

Lipödem tedavisinde diyet, egzersiz ve fizik tedavisinin birlikte uygulanması gerektiğinin altını çizen Dyt. Harika Özkaya Yurttadur, hedefin yalnızca kilo vermek olmadığını belirtti ve şöyle devam etti: “İltihapları azaltmak, kan akışını iyileştirmek ve semptomları kontrol altında tutmak tedavi sürecinin gerçek amacı olmalıdır. Bilimsel temellere dayanan, anti-inflamatuar bir beslenme yaklaşımı ile birlikte lipödemin ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hastaların yaşam kalitesi belirgin bir şekilde artırılabilir. Ayrıca, manuel lenf drenajı ödemin azaltılmasına yardımcı olurken, kompresyon giysileri de lenf akışını düzenleyebilir. Hastaların yürüyüş, yüzme, yoga ve pilates gibi düşük etkili egzersizleri yaşam rutinine dahil etmeleri son derece kritik bir öneme sahiptir.”