Cumhuriyetin Tanımı Üzerine Kısa Bir Yorum 

Tarih:

Cuma öğleden sonraları ve pazartesi günleri okula adımlarımızı atarken bayrak töreni dediğimiz, bayrağın göndere çekilip İstiklal Marşımızı okuduğumuz ilk ve orta öğrenim yıllarımıza bir dönsek… Dönebildiğimiz anı dağarcığımızda, o törenler bize neyi anımsatırdı? Bayrak Vatan Türkiye Cumhuriyeti Atatürk…

 Cumhuriyet sözcüğünden anlamlandırdığımız şüphesiz kutsal, yüce ve tartışmasız değerimiz, var kalma sebebimizdi. Öğretmenimizin hayat bilgisi dersinde tahtaya büyük harflerle tırnak içinde yazdığı: 

“En iyi yönetim şekli Cumhuriyettir.” Sözü çocuk dimağımıza nakşolunan ilk devlet yönetim anlayışımız olmuştu bile. 

Cumhuriyet tanımı itibariyle; siyasi gücün halk ve onun temsilcileri tarafından paylaşıldığı bir devlet yönetim şekli olarak çıkar karşımıza. 

Tarihi süreçte Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğuna bakıldığında monarşik bir yönetim biçiminin asırlar süren değişmez bir sistem olduğunu görürüz. Siyasal gücü tek kişinin elinde bulundurduğu ve yönetimin genellikle aile bireyleri arasında geçiş gösterdiği, oligarşiden hallice bir yönetim biçimidir monarşi. Osmanlı’da 1876- 1877 tarihi itibariyle yayımlanan Kanuni Esasi ile mutlak monarşi yani Anayasal Parlementer Monarşi sistemine geçiş ile durum yenilikçi ve daha esnek kılınmaya çalışılsa da uzun ömürlü olamamıştır. 

Kavram itibariyle ne oligarşik ne de monarşik yapıda yönetim, biçim esasıyla; amaç, ilke ve şartlardan bağımsız olarak işler. Tüm kaide ve kuralları tek kişi belirler. Yani Cumhuriyet şekli gibi kendi içinde koşullar ve kurallardan söz edilemez. Nedir cumhuriyet rejiminin koşulları? 

Kavram kökeni eski Yunan’a ait olan Cumhuriyet, M.Ö 5. Yüzyılda Res Publica yani “ortak refah” anlamıyla tüm toplumu kapsayıcı:

 “sosyal Yasadan başka bir şeye itaat etmemek, özgür birey ve özgür toplum yaratmak.” Amacıyla yola çıkar. Yasalar vardır, halk yasa koyucuyu ve yasaları koruyucuyu seçer. Onların koyduğu ve koruduğu yasalara uyar. Cumhuriyet yönetim şeklinin yaklaşık üçbin yıllık süreci böyle işlerken Türkiye’de durum hangi aşamadadır? 

19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün önderliğinde başlayan ve topyekün sürdürülen Milli Mücadelenin ardından en temel ve köklü değişim kaçınılmaz olarak Cumhuriyetin ilânı olmuştur. Cumhuriyet, Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Atatürk Devrimlerinin en önemli parçasıdır.

 Ardılı diğer reform ve yenileşme hareketlerinin de bir nevî açık kapısı olmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve ilanı ile yarı oligarşik ve monarşik yapının bir anda yok oluşudur. Cumhuriyet tek başına bir kavram mı yoksa ilke ve temeller üzerine mi kurulmuştur?

 Devleti idare edenlerin seçimle işbaşına geldiği; tüm vatandaşların devlet nezdinde eşit hak ve özgürlüklere sahip oldukları, yasama yürütme ve yargıda güçler ayrılığı ilkesine dayanan halkçı bir devlet modelidir. Aslında yorumsal açıdan bakıldığında insancı bir modeldir. 

Cumhuriyetin en temel ilkesi, şartı ve olmazsa olmazı demokrasidir. Halkın refah seviyesinin korunması amacıyla toplumdaki her bireyin aynı ölçüde eşit haklara sahip olması Cumhuriyetin demokrasi tanımıyla en iyi bağdaşma halidir. Demokrasinin de dayanağı ve temel ilkeleri vardır şüphesiz. Bunlar kısaca: 

Milli egemenlik, Hukuk Devleti, seçme seçilme hakkı, doğrudan ve temsili katılım, kuvvetler ayrılığı, özgürlük, eşitlik, çoğulculuk, çoğunluk ve hoşgörü olarak başlıklandırılabilir. Türkiye belli dönemlerde demokrasinin askıyı alındığı, temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda kesintilere uğratılmış, sancılı dönemlerden geçmiş bir ülke. Altıyüz elli yıllık dünyanın en iyi devlet teşkilat yapısına sahip Osmanlı İmparatorluğu sonrası Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti iç ve dış tüm tahrik ve tahribat yapılanmalarına rağmen alıntısız ve çalıntısız ayaktadır

. Kalem son cümleden asıl konumuz olan Cumhuriyetin geleceği ne olur nasıl olur sorusuna bir yanıt olarak; Türk Devletleri yapıları ve siyasi tarihleri itibariyle Türkiye Cumhuriyeti geçmişte ne ise geleceği de odur. Dün güçlüydü, bugün gücünü koruma gayretinde ve gelecekte de güçlü olacaktır. Cumhuriyet değerlerinin olmadığı bir Türkiye’nin düşünülemeyeceği gibi Atatürk ilke ve demokrasi anlayışının olmadığı bir cumhuriyet rejimi de elbette düşünülemez. 

“Benim nâçiz bedenim elbet birgün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” M. Kemal ATATÜRK

HABERİ PAYLAŞ:

En Son Haberler

DAHA FAZLA
MEDYA ÖZEL

Bakan Güler, Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Dzhelialov’u kabul etti

ANKARA, - MİLLİ Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ukrayna'nın...

Arkadaşının vurduğu AK Parti’li ilçe başkanı öldü

Musa KESKİN/DÜZCE, -DÜZCE'de tabanca ile vurulan AK Parti...

İstanbul- Foto muhabiri Garbis Özatay son yolculuğuna uğurlandı

Canan İLARSLAN - Ulaşcan ÖZER / İSTANBUL, ...

Rapçi Çakal, havalı tüfekle rastgele açılan ateş sonucu yaralandı (3)

VURULMA ANI KAMERADATekirdağ'ın Hayrabolu ilçesinde 'Ayçiçeği Festivali'nde konser veren...